ADIYAMAN İLİ KAHTA İLÇESİ NARİNCE BUCAĞI WEB SAYFASINA HOŞGELDİNİZ NAHİYEMİZİ TANITIM AMAÇLIDIR.




   
  NARİNCE BUCAĞI KAHTA ADIYAMAN
  REŞİ AŞİRETİ
 

 
 

Reşi aşireti

re__.jpg

REŞWANLAR (REŞÎ) -1

Ön Açıklama !

Kürdlerde toplumsal açıdan aşiret kastının ciddi bir işleve sahip olduğu bilinir. Hemen her Kürd aşiret aidiyetini taşır dersek abartılı kaçmaz.
Kürd milletinin bir parçasını oluşturan Kırşehir Kürdleride bu kast sistemi içerisinde doğal olarak yer alırlar.
Kırşehir Kürdlerinin çoğunluğu Reşwan/ Reşi/Reşiyan ve Milî aşireti içerisinde değerlendirilirler. Bu konuda elde kesin veri ve bilgiler mevcuttur. Aşiret dokularını Berketî, Şêxbilan, Mifîkan, Oxçîyan ve Pisîyan adları ile tanımlayan Kürd ahali esasen bahsi geçen aşiretlerin bağlaşıklarıdır.
Biz bu köşede Reşwanlar ve Milî aşireti üzerine tarihi bilgi ve belgeleri okuyucularımıza sunacağız. Ilk önce Reşwanlar.



REŞWANLAR

Reşwanlar üzerine bilgil edinmek isteyen birisi ağırlıkla iki kaynağa başvurmak durumundadır. Bu kaynaklardan birisi: 1900 yılların hemen başlarında Kürdistanda görevli olarak bulunmuş, İngiliz subayı E. M. Noel in 1919 yılında kitap olarak yayımlanan günlüğüdür. Bu günlükte “Kürdistan Üzerine Özel Bir Çalışma” adıyla yer alan bir bölüm bulunmaktadır. Bu bölümün bir kaç sayfası (29-36) Reşwan aşiretine ayrılmıştır.
İkincisi ise: Osmanlı Devleti döneminde tutulan ve bu gün Başbakanlık Osmanlı Arşivinde bulunan tahrir defterleridir. Bu defterlerden birisi Yavuz Sultan Selim dönemine (1519) ait olup, bu gün Başbakanlık Osmanlı Arşvinde 71 ` numara ile kayıtlı bulunmaktadır. Diğeri ise Kanuni Sultan Süleyman dönemine (1524 ve 1536 ) aittir. Yine Başbakanlık Osmanlı Arşivinde bulunan 123 ve 181 numaralı kayıt defterleridir.
Bu kayıtlarda Malatya, Maraş ve Hisn.-i Mansur (Adıyaman) bölgesinde bulunan konar-göçer asiretler ve aşiretin kolları ile ilgili bilgiler bulunmaktadır.
Şimdi sırası ile bu kaynakları kısaca tarayalım.
E.M. Noelin günlüğünde bahsi geçen bölüm 29 ve 36 ıncı sayfalar birbnebun dergisinde yayımlandı. ingilizcdeden Türkçeye Hatice Polat cevirdi. Biz bu çeviriyi yeniden düzenleyerek verelim.

E.M.Noel ve Reşwanlar.

İngiliz subay E. M. Noel görevli olduğu alanlarda Reşwanları hemen her detayına kadar inceler, araştırır ve günlüğüne kayıt eder. Bu kayıtlar Güney Malatya Dağlık Bölgesinde Yaşayan Bir Kürd Aşireti Reşwaniler adı altında rapor haline getirilir. Raporda bilgiler beilirli başlıklar altında verilir. Tabii bu bilgiler ağırlıkla Kürdistanda kalan kesime ilişkin bilgillerdir. Yani bu gün Kırşehir e gelenlerin yakın akrabaları üzerine bilgilerdir. Okunduğunda temel benzerlikler hemen fark edilecektir.


E.M.Noelin günlüğünün kapağı

Tarihlerine Ilişkin:

Bundan 3 veya 4 tüzyıl önce Reşwanlar göçebe olarak kışı Besni ve yakınlarındaki düzlükte, yazları ise Ankara yakınlarına göç ederek geçirirlerdi. Aşiret bir yaz, Türkler (Osmanlı) tarafından saldırıya uğrar ve göçebelik sona erer. Bir kısmı Ankara yakınlarındaki Haymana Ovasında kaldılar ve hala bunları orada bulmak mümkündür.
Diğer kısmı ise güneye dönerek, bugünkü yaşadıkları bölge olan Besni ve Malatya arasındaki dağ bölgesinde köyler kurmuşlardır. Reşwanlar Kilis civarlarındada bulunmaktadırlar. Bunlar Celali aşiretinin kolu olan ve Fars sınırında yaşayan Kotan lara akrabadırlar ve Reşwanlardan ayrılan bir koludur.
Aşiret iyi bir savaşçı üne sahiptir. Bin civarında modern tüfek sahibi olup ikiyüze yakın kişi her zaman tüfek kullanır. Ülkeleri saldırıya uğradığında ikibin savaşçı toparlayabilme gücüne sahiptirler. Dış meseleler için sekizyüz ile bin arasında kişi toparlayabilirler.
Savaş süresince iki bin kişiyi askere göndermişler, bunların bini kaçmış, dokuzyüz kadarıda geri dönmemiştir. Kaçan askerlerin evleri cezalandırma kurumları tarafından yıkılmıştır. Bu dönemden sonra aşiret mensupları Türk ( Osamanlı) yöneticilerine karşı büyük bir kin beslemeye başlamışlardır.

Nüfus Yapıları:

E.M. Noel Malatya ve Adıyaman çevresinde yaklaşık dörtbin ile dörtbinbeşyüz ailenin varlığından bahs eder. Bunlarıda tek tek bağlı oldukları yere göre kayıt eder.

Kahta: 94 köy ve 2030 aile
Husni Mansur: 17 köy ve 1417 aile (200 300 köylere ait olmayan ailelerde dahil)
Malatya: 12 köy ve 455 aile
Besni: 180 aile (göçebedirler. Kış için inşa ettikleri barınaklarda kalırlar)

Toplam 123 köy ve 4082 aile bu yörelerde bulunurlar.



Genel Karekter Özellikleri:

Reşwanlar iyi niyetli, misefirperwer, nazik, ve samimi olarak tanınırlar.

İnanç Yapıları:

Aşiretin hemen hemen tümü Sünni inancına sahiptir. Yalnız Hidiri Sor kolunun tümü ve Bulam`kolunun yarısı Alevi inancına sahiptir. Aralarında inançsal çelişkiler vardır ve Karşılıklı evlenme hemen hemen hiç yok gibidir.

Dil Yaplıarı:

Konuştukları dil Kurmancidir. Aşiret ileri gelenleri ve yola veya şehre yakın bölgelerde oturanların bazıları Tütkçede konuşabiliyorlar. Memeleketin İç kısımlarında oturanlar ise çok azı Türkçe anlar veya konuşur.

Kıyafetleri:

Torba şeklinde pantolonlar (şal), kırmızı işlemeli ceket (takala), başa fes şapka (kulik) veya kum, çok büyük sarılan türban şeklinde başlık (çit)

Ölçüleri:

Krat= 6 kilo
32 krat= 1 kil = 192 kilo
Waqia= 700 dirhem ( 1 dirhem 50 grama eşittir)

Para Birimleri:

Lira= 7 Mecidiye
Mecidiye= 20 Piastre
Lira(kağıt para)= 35 piastre
Kese= 5 lira altın

Fiyatlar:

Buğday: Bir kratı 10 piastre 83 mecidiye bir ton ölçüsüne göre
Arpa: Bir Kratı 6 piatre 50 mecidiye bir ton ölçüsüsne göre
Koyun: Bir yaşında (Kawir) 13 ila 15 mecidiye arasında
Koyun: İki yaşında 15 ila 17 mecidiye arasında
Keçi: Bir yaşında 9 Meciddiye
Keçi: İki yaşında 10 Mecidiye
Ghee: Bir İstanbul okkası 20 piastre
Yün(Heri): Bir okkası 12 piastre,
Keçi yünü(mu): Bir okkası 1 veya 2 piastre
Gelin başlığı …T 5000 altın aşağıya doğru.

Tarım:

Tahıl olaraka Buğday, Arpa, Darı, Tütün, Pirinç, ve Pamuk yükseklerde ise Yulaf ekilir. Ekin bakımından en verimli bölge Husni Mansur toprak alanlarırıdır. Bire 20-30 verim verir. Besni bölgesinde, bire 15-20, Kahta bölgesinde ise bire 7-10 verir toprak.
Pulluklar iki öküzlüdür. Dağlık bölgelerde iki kile( 400 kilo) düzlüklerde ise 800 kilo tohum ekilir. Bağcılık yaygındır.


Aşiret kolları listesi

REŞWANLARA BAĞLI AŞİRET KOLLARI

Aşiret Adı Aşiret Reisi Aile sayısı Köy sayısı Yazlık Yeri

Kavçur Molla Muhammed 300 6 Gayitep

Kota Ramazan Ağa 100 3 Çiya Reşan

Alikan Us Beg Karı 300 10 Palış Marimer

Brinça Avi Nasır 50 1 Çiya Spi

Gella Mahadan Aga 600 11 Çiya sipi

Zırukan HacıBedir 700 42 Deşta Remen

Kawi Dosthılt Müslüm Ağa 100 8 DeştaRemen

Yarlık Hıdıre Sor(1) Kure Şeyho 300 6 Merg Izar

Koçar Hıdıre Sor Karman Ağa 400 3 Kani Asi,GedahiReş

Celikan Keyo Ağa 300 1 Çiya Spi, Ardıl Kerab

Bulam(2) Yusuf Hese Beko 150 3 ?

Alguran ? 15 1 ?

Malkan ? 100 2 Çiya Spi

Mamarek MamiAğa 60 1 Karri

Galamang HesiMame Heske 40 1 Kaşegır

Mamesor MuhammedAğa 100 3 ÇiyaBire Sor

Taşıkan MollaAbuzer … Kolik Çiya Sipi

Darı Yusuf Yusuf Molla Abuzer 300 7 Tehte Maşeter

Dalan Yusuf Ağa 300 … Çiya Reşan

Koşan ? 100. ... Çiya Reşan

Çakalan Molla Hesen 100 … ?

Aşiret Yöneticileri:

Heci Bedir Ağa 45 yaşlarındadır. Uzun boylu, yakışıklı olup nezaketli, görgülü ve dürüst bir kişidir. Aşiret üzerinde etkisi güçlüdür. Kendisi devletin gücünü ve her yere uzanan kolunun bilincinde olarak Türklerle iyi geçinmeye çalışır. Bir dönemler Türkler onu savaş kaçakları yüzünden, savaş kaçakları sayısına orantılı olarak istenen mal vergisine karşı çıktığı için bir kaç aylığına hapis etmişler. Kewrdeşlerinden Zain Ul Bey şişmanca ve pek önem verilmeyen birisidir. Diğer kardeşi Haydar Bey uzun boylu, zavallı ve biraz çekingendir.



REŞWAN KÖYLERİ

Kahta Kazası:

Nahiye ve Merkez

Çat, Bagçe, Çıngıl, Tusi, Koksir, Postın

Sıncık Nahiyesi:

Sıncık, Kaşkana, Meran, Lakın, Pamlı,Hecık, Omık, Sakız, Zewikeri, Bırmışe Hopan, Karakose, Farıkan, Şahin Benen, Şıfrın, Rutkan, Şerefhan, Koseh Uşağı, Çardıgan, Hıdıran, Receb, Bıstıkan, Şahverdi, Avnot, Çukan, Mestan, Narun, Kuran, Polkan, Kalık, Hassan Cabbar, Hüseyin Cabbar

Alut Nahiyesi:

Kulık, Kureyş, Alat, Tarpal, Taşkan, Hamzan, Cıralık, Ağca Mezrek, Zeydan, Bırcık, Kakelan, Sasiyan, Bızrın, Arıket, Şebaba, Tıbıl, Senak, Karaca Viran, Mamecan, Nahık, Pirot, Kalyan, Halilan, Karaçur, Gigan, Guzelek, Çerçiyan, Hasan Dıkın, Büyük Bal, Breman, Kiptera, Bervedal, Kilisik, Askevan, Hupak, Barsamık, Şahnakand, Şalgerik, Balas, Şerefhan, Karakaş, Harsılek

Devamı Osmanlı Arşivlerinde Reşwanlar.









REŞWANLAR (REŞÎ) -2


Deve kervanı. Kaynak: Bîrnebûn

REŞWANLAR (REŞÎ) -2

OSMANLI TAHRİR DEFTERLERİNDE REŞİLERE BAĞLI AŞİRETLER

Reşiler üzerine yazılar seri halinde devam edecek. Geçen yazıda İngiliz Subay E.M.Noe'lin günlüğündeki notlara yer verdik. Bu bölümde “Osmanlı Tahrir Defterlerinde Reşiler” ile ilgili kayıtları ele alacağız. Geçmeden önce bir kaç noktanın altını özellikle çizmek istiyoruz. Sunulan bilgi ve metinlerin doğru okunabilmesi için bu gerekli.
Birincisi:
Tahrir defterlerindeki kayıtlar E.M. Noelin günlüğündekiler gibi ağırlıkla Malatya-Adıyaman-Maraş bölgesinde yerleşik halde bulunan Reşiler üzerine. Reşilerin salt bu bölge ile meskün bir aşiret olmadığını ise biliyoruz.
Oldukça geniş bir coğrafyaya yayılmış, bir çok yerde kolu olan Reşi aşireti bir Aşiretler Konfederasyonudur. Kesin sayısını bilmediğimiz ama 21 kolunun olduğu varsayılan ve bizimde fazla tahmin ettiğimiz, bu konfederasyonun daha geniş ve yaygın bir alana dağıldığını biliyoruz.
Suriyenin kuzeyi Rakka ve Halepten başlayarak, Mardin, Urfa, Diyarbakır, Kars, Ağrı Kuzey Kürdistan güzergahından geçerek yine İranın kuzeyine düşen Horasana kadar olan çizgide Reşilerin izine rastlamak mümkündür. Hatta Rusya, Afganistan ve İranın farklı bölgelerinde Reşi aşiretinin iz düşümlerine rastlanılabilir.
Buna 1700 lü yılların sonlarına doğru Orta Anadoluya sürülen veya göç ettirilen, hemen her şehirde toplu halde bulunan aşiretleride eklemek gerekir.
Defterlerdeki kayıtlardada görülecektir, Orta Anadolu dışında İzmirin Bergama ilçesi , Rumeli’de Edirne ve Varna’da, Kayseri, Kırıkkale ve Hatay’dan Ordu’ya kadar Reşilere bağlı köylerin olduğunu tespit ediyoruz.
Bir bütün olarak aşiretin demografik ve coğrafik yapısını çıkarmada henüz ilk evrede olduğumuzu unutmamalıyız. Daha çok işimizinin olduğunu belirterek ikinci şıkka geçelim.
İkincisi:
Eldeki kayıt ve bilgilerin doğruluk derecelerini iyi tartmak gerekir. Bunlar “aşiret dışı” diye tanımlayacağımız birey ve kurumlar tarafından tutulan kayıtlar ve belgelerdir. Doğal olarak farklı ihtiyaç ve motivasyonların ürünüdürler. Gerçekçi tarih yazımında bu gibi kaynakların doğruluk dereceleri her zaman tartışma konusu olmuştur. En tercih edilen ve bu anlamda doğru olan “aşiret içi” kaynaklardır. Mağlesef bu olanağa şimdilik sahip değiliz. Niye sahip olmadığımız ise ayrı bir tartışma ve araştırma konusudur.
Anlatmak istediğimiz şu:
E.M. Noel meslekten bir tarihçi değildir. Bir İngiliz subayı yani askerdir. Görevli olarak bölgeye gönderilmiştir. İşi icabı bu bilgileri günlüğüne kayıt etmiş derlemiştir. Bazı bilgileri görmezden gelmiş, bazılarını abartmış, bazılarına ise ulaşamamış olabilir. İhtiyatla okunması bu açıdan gereklidir.
Diğer yanda yakın zamana kadar Osmanlı Belgelerine ulaşmak, elde etmek, üzerinde çalışmak mümkün değildi. Ancak resmi devlet ve tarih tezini kabul edenler, savunanlar bu arşivlere girebilme imtiyazına sahipti. Son dönemlerde bu alanda bir gevşemeden bahsedilsede sistemde pek bir değişiklik olmamıştır.
Yine devletin insiyatifi, isteği ve ihtiyaçları doğrultusunda bu işler yapılmaktadır. Başbakanlık Osmanlı Arşivi bölümü ve Türk Tarih Kurumu bu işleri gereğince yapan kurumların başında gelir. Bu kurumlardan sorumlu Yusuf Halaçoğlu vede ona bağlı masa bütün belgeleri filtreden geçirir.

Bu filtrenin niteliği ve THK başkanı Yusuf Halaçoğlunun sicili üzerine durmaya gerek yok. Bu faslası ile biliniyor.
Hal böyle olunca, bazen ortaya traji-komik durumlarda çıkmıyor değil. Reşiler üzerine doktora tezi hazırlamak isteyen bir Üniversite öğrencisi, tezini resmi görüşe uygun bir şekilde hazırlamak durumunda hatta zorundadır. Resmi görüşe göre Kürd diye bir millet olmadığı için doğal olarak Kürd Aşireti de olamaz. Peki Osmanlı Belgelerindeki kayıtlar ne olacak ? O iş kolay. Kürd aşiretleri yerine Türk aşiretleri denir olur biter. Biraz karikatürize ettik gibi ama durum gerçektende aynen böyledir. Hatta çalışmalarında Reşi adının ve ona bağlı kolların Türk adları olduğunu yazan tarihçiler vardır. Akdemik dünyanın bütün sıfatlarını isminin önüne rahatça geçiren bu tarihçilere mağlesef mahküm duruma gelinmiştir.
Üçüncüsü:
Reşi aşiretinin ismi üzerindeki spekülasyona kısaca değinmek gerekir. Bilindiği gibi resmi görüşün gönüllü hamballığına soyunmuş bu tarihçiler Reşi aşiretine Rışvan derler. Bu tanımı nereden bulduklarını ve nereden uydurduklarını ise bilmiyoruz.
Bildiğimiz, Reşi adının, Kürdçedeki anlamına tam bir uygunluk içerdiğidir. Yani, Türkçedeki karşılığı kara olan bu ismin aşirete konmasında açıklanabilecek sebebler vardır. Nitekim aşirette tanınan ve öne çıkan bir çok şahsiyet, İsminin sonuna Reş ekini bilerek tercih etmiştir.
Uzağa gitmeye gerek yok. Kırşehirdeki Reşi aşiretine mensup bazı kolların ileri gelenlerinin isimlerinin ardında Reş eki vardır. Örneğin Berketî aşireti ileri gelenlerinden ve 1920 lerde Çiçekdağ belediye başkanlığı yapan “İnce Ömer Beyzadeleri Necip Bey” halk arasinda “Mûdire Reş” olarak bilinir. Yine Otko (Araplı / Yenidoğan) köyünden Mala Meçe kabilesinin Islahiyeden gelen ilk dedelerinin ismi Xala Reş tir. Yine Terziyanlı köyünün ilk kurucu ailelerinden Mala Dadê ler in bilinen kişisi Hese Reş tir. Bu ve bunun gibi örnekleri hemen her köy için çoğaltmak mümkündür. En önemliside aşiret mensupları kendisini Reşi olarak tanımlar.
Gerçek tarih ve etimoloji bilimi ise bu tür değişiklikleri kabul etmez. Ret eder. Bunun bir manüpulasyon olarak görür. Yörüklere nasılki Körük, Türklerede Tark denilemesse.. Reşilerede Rışvan demek doğru değildir.
Şimdi asıl konumuza Yani Osmanlı Tahrir Defterlerinde Reşi Aşiretine gelebiliriz.


Adıyaman ve çevresinin haritası

Tahrir Deterleri:
Reşi aşiretinin kolları, tahrir defterlerinde kaydedildikleri sıraya ve cemaat mensuplarının isimlerine göre şöyle sıralanmaktadır.
Haci Ömerlü, ( Tahrir defterlerinde Reşi, cemaatlerinin ilk sırasında kaydedilen bu cemaat, “Cemaat-i Ahmed veled-i Haci Ömer biçiminde kayıt edilmiş, hane isimlerinin bitiminde “Cemaat-i Haci Ömerlü ifadesiyle dile getirilmiştir. Adı geçen cemaat aynı zamanda başka bir yerde Kaytanlı olarak da belirtilmistir.)
Hıdır Sorani; Kellelü; Celikânlu; Mülûkânlu; Mendûbâli ; Zerûkânlu; Bograsi; Rûmiyan; Mansur; Izdeganlu; Mansurgânlu; Karlu; Çakallu
16. yüzyılın ortalarına denk gelen bu kayıtlarda ancak bu isimler geçmektedir. Gerek nüfusun artması gerekse kayıt edilemeyenlerle birlikte bu sayının 21 aştığı ortaya çıkmaktadır. Nitekim daha sonraki yıllara ait kayıtlarda Reşi Asiretine mensup Bereketli, Bektaşlı, Belikanlı, Benamli, Cudikanlı, Dalyanlı, Dımışklı, Heycebanlu, Hıdıranlı, Hosnişîn, Mahyanlı, Nasırlı, Okçuyanlı, Sevirli, Sınkanlı, Şeyhbılanlı, Terziyanlı, cemaatlerini görmek mümkün olmuştur.
Yukarıda belirtilen cemaatlerin yanısıra yine Reşi aşiretinden olan “Hamidlü” ve “Hacılar” adıyla iki cemaatten bahsedilmekte ve başta Izmir olmak üzere Anadolu ve Rumelinin birçok yerlerinde bu cemaatlerin adlarını taşıyan köylerin mevcudiyeti belirtilmektedir.
Şahıs İsimleri:
Nitekim Yavuz Sultan Selim devrinde 1519 yılında yapılan tahrirde, Haci Ömer Cemaati’nin hanelerinin ilk sırasında “Mehmed Veled-i Haci Ömer” isminin yer almış olması, bu cemaat isminin, Mehmed’in babası Haci Ömer’den veya aynı adı taşıyan dedelerinden birinden geldiği yolundaki kanaati güçlendirmektedir.
181. numaralı Tahrir Defterinde Mendol, Mansur ve Çelikan şahıs isimlerine rastlanmış olması daha önce zikredilen Mendubali, Mansur ve Celikanlu cemaatlerinin de Haci Ömerli cemaati gibi cedlerinden birinin ismini almış olduklarını düşündürmektedir.
Reşi aşireti mensuplarının kullandığı ve yukarıda örnekleri verilen bu isimlerden başka Iskender ve Ebu Talip adına da rastlanılmaktadır. Bundan başka Tolunoğlu Devleti’nin bir hükümdarı olan Hümâraveyh adı, Reşi Asireti’ne ait isimler arasında Hümaraveh şeklinde kaydedilmiş ilginç isimlerden birisidir.
Yaygın olarak kullanılan isimlerde, “Kara” ve “Köse” sıfatları vardır. Örnek olarak: Kara Hasan, Kara Halil, Kara Bekir, Kara Mehmed, Kara Yusuf, Kara Ali, Kara Ömer, Koç Mehmed, Köse Ömer, Köse Haci isimleri sayılabilir.
Kara ve Köse sıfatlarının yanı sıra Sarı sıfatı da kullanılmıştır. Nitekim Reşi mensupları arasında Sarı Faki ve Sarı Yusuf gibi isimleri taşıyan kimseler vardır. Şahıs adları konusunda dikkatleri çeken diger bir husus da: Zülkadir, Zeyneddin, Karaca, Halil, Sadaka, Budak ve Sahruh gibi Dulkadirli bey ve Şehzade isimlerinin, reşi aşireti’ne mensup şahıslar arasında olmasıdır.
Bu hususun, Dulkadirli bölgesinin Osmanlı Devleti’ne ilhakindan önce, Reşi konar-göçerlerinin, adı geçen beyliğin sınırları dahilinde yaylayıp kışlamalarından, yani bir nevi Dulkadirlilerle ilişkili olmalarından kaynaklanmış olması ihtimal dahilindedir.
Zira Reşi konar-göçerlerinin meskûn oldugu Kahta ve çevresinin Osmanlı egemenliğine kadar Dulkadirlilerin hâkimiyetinde bulundugu bilinmektedir. Bu havaliye bazı aşiretlerin iskân edilmesi çok daha önceden baslamış olmakla beraber, 14. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, Dulkadirlilerin Elbistan çevresinde kuvvet kazandıkları biliniyor. Uzun süre Dulkadirli Beyligi’nin yönetimi altında kaldığı anlaşılan Kahta ve çevresinde yerleşmiş bulunan Reşi Aşireti’nin, bilinen beyliğin sosyo-kültürel yapısından etkilenerek kendi mensuplarına Dulkadirli yöneticilerinin adlarını koymuş olabilirler.


Yüz yıl önce Besni Kaynak: Besni sitesi

Reşi konar-göçer aşiretinin kullandığı adlarla ile ilgili diger bir tespit ise belirli bir dönemde ve az da olsa kişi isimlerinin başına “Şah” sıfatının getirilmiş olmasıdır.
Gerek 1519 gerekse 1524 tarihli tahrirlerde “Şah”lı isimlere rastlanmazken, 1536 tarihli tahrir kayıtlarının bulunduğu 181 numaralı defterde: Şah Veli, Şah Kulu ve Minnet Şah gibi isimlere rastlanılmaktadır.
Bu değişimde, muhtemelen Safevî Devleti’nin başına geçtikten sonra Şah Ismail’in, Osmanlı ülkesinde aşiretler üzerindeki etkisine bağlamak gerekir.
Göç Yolları:
Cemaat ve şahıs adları belirtildi. Nerelerde ikamet ettikleri, göç ederken hangi yolları kullandıklarını da değinmek gerekir. Aşiret sakinleri 16. yüzyılda Kahta ve çevresinde kışlamakta, yazları ise Malatya Sancağı Besni Kazası Subadra Nahiyesi’ne ait Sürgü kazası yaylalarında sürülerini otlatmaktaydılar.
Baharın hemen ilk günlerinde yaylaya çıkılır. Yol üzerinde olan ve büyük bir derbende sahip olan sürgü yolu kullanılırdı. Sonbaharda aynı yolu geri takip ederek kışlaklarına geri döndükleri defterlerde kayıtlıdır.
16. yüzyılda yaylak olarak seçilen bu yerler, halen aynı şekil ve biçimdede kullanılmaktadır. Sürgü’den çıkıp kuzeye yaylaya doğru gidildikçe ilk konak yeri olarak Göktepe ve Kale gelir. Güneydoğusunda Ünlüyurt, kuzeye doğru ilerledikçe Kazıyurdu, Çatalpınar ve Heftoluk (Yedioluk) köyleri bulunur.
Yine aynı yayladaki ovalardan biri Aşıpınar diğeri ise Mendol’dur. Adı geçen bu yerler, Sürgü Köyü ve o dönem Kahta Kazasına tâbi Bulam köyü arasında kalan yaylalardır. Sürgü kasabası bugün Malatyanın Doğanşehir ilçesine bağlıdır. Bu kasaba çevresinde bulunan yaylarde yer ve yöre isimleri Reşi lerin derin izlerini taşır. Sadece yazları bulundukları bu yerlere bölgenin tabii veya coğrafi durumuna göre adlar ve tanımlar vermişlerdir.
Çesitli nedenlerden dolayı, zaman içerisinde göçebeliği terk ederek muhtelif bölgelere yerleştiler. Ancak bu durum, hayvancılıktan daha çok, ziraatla meşgul olan aşiret mensuplarının bütünüyle göçebeliği bıraktıkları anlamına gelmemelidir. Zira bunlardan bir kısmı baharda yaylaya çıkıp hayvancılıkla meşgul olurken, diğer bir kısmı da kışlakları olan köy veya mezralarda ziraatle uğraşmıştır.
Malatya Sancağı’nın 1560 yılındaki idari yapılanmasına göre Kahta Kazasına bağlı olan Turus ve Pağınık nahiyelerindeki muhtelif köy ve mezralarda Reşi Aşiretinden bazı kimselerin yerleşip, ziraatla uğraştıklarını Tahrir defterlerinde tespit edilebilir.


Bulgur savurma Kaynak: Bîrnebûn

Kahta Nahiyesi, Asker-Baba Karyesi’ne tâbi Kozkenar, Hartut ve İncurlu mezralarında, ziraat yapıldığı, yine Kahta Nahiyesi Tıgınkâr Karyesi Korkmaz Mezrasında „Reşi taifesinden Hamza Ağa nın değirmen işlettiği” belirtilmektedir.
Aynı nahiyeye bağlı “Karye-i Gün-i Kenar’a tâbi Günez ve Güllük mezralarında, Samek-Bala Karyesi’ne tabi Til Mezrasında ve Kahta Kazası Pağınık Nahiyesi’ne baglı Zerni Karyesi’nde Reşi taifesinin yerleşip ziraat ile uğraştıkları” belirtilmektedir.
Yine „Turus Nahiyesi’ne bağlı Fahreddin Karyesi’ne tâbi Ali Taş, Turali Burcu, Çakal, Gül Baharı, Keferkeros, Akpınar, Vakıf, Kuyucak ve Kepirli mezralarında Reşi Aşireti’nden bir grubun yerleşik hayata geçip, ziraatle uğraştıklarını” okuyabiliriz.
1560 tarihli tahrirde Reşi konar-göçer taifesinin yaylak ve kışlaklarının Malatya Sancağı dahilinde olduğu yukarıda belirtilmişti. Ancak bu sancağın kazaları arasında yer alan Hisn- i Mansur (Adıyaman), 1563 tarihindeki idarî yapılanmada önce Elbistan’a sonra da Maraş Sancaği’na bağlanmıştır. Aşiretten bazı kimselerin bu kazanın muhtelif köy ve mezralarında da yerleştiklerini ve ziraatle uğraştıklarını bilmekteyiz.
Maraş Eyaleti’nin 1563 tarihli idari taksimatına göre Reşi Taifesi’nin meskun oldukları ve ziraat yaptıkları yer adları şöyledir: „Maraş Sancağı’na bağlı Hısn-ı Mansur Kazası, Mermer Karyesi’ne (Köyüne) tâbi Meshedi ve Kargılyüce mezraları, Köprülü Karyesi’ne tabi Inabluca Mezrası, Gerani Karyesi, Hosteri Küçük Karyesi, Güyez Karyesi, Egdir Karyesi, Taşbudak Karyesi, Numan Karyesi. Buralarda kışlayıp ziraatle uğraştıkları gibi, Iki-Dam Karyesi’ne tâbi Boş Virani Mezrası’nda da ziraatle uğraşmaktaydılar“.
İsim aşiretin bir ileri geleninden alındığı gibi, yurt edinilen yere kendi adlarını verdikleri görülmüştür. Böylece kendi adlarına bir daha kaybolmaması için hayatiyet kazandırmışlardır. Diğer yanda, dağlara, yaylalara, göllere, ırmaklara, geçitlere, küçük arazi parçalarına, köy ve kentlere anlamlı isimler vermişlerdir


Terziyanlı'da harabe bir ev Kaynak: Lokman Salman

Göç Edilen Yerler:
Tahrir defterlerinde ve başka belgelerde göç edilen, gidip gelinen ve sonradan yerleşilen yerler konusundada bilgiler mevcuttur. 16. yüzyıl sonlarından itibaren bulundukları Zülkadriye Eyaletinin sınırları dışına çıktıkları, tarihi süreç içerisinde iskân ve benzeri nedenlerle, Halep taraflarına, Orta Anadolu bölgesine, Kastamonu, Antalya, İzmir şehirlerine; Edirne ve Varna’ya kadar olan sahalarda yaylayıp kışladıkları belirtilmektedir.
Böylece Osmanlılar döneminde çok geniş bir sahaya yayılan asirete mensup cemaatler, merkezi yönetimin aldığı kararla birlikte bulundukları yerlerde ikamet etmek durumunda kalmışlardır. Gittikleri yerlerde köyler kurarak lara kendi adlarını vermişlerdir. Bunlara birkaç örnek vermek gerekirse,
„Reşi Aşireti’nin Hamidli Cemaati’nin adını taşıyan köylere Malkara, Akçekızanlık, Edirne, Saruhan’da Kırkağaç, İzmir ve Kastamonu’da rastlanmaktadır.“
„Hacılar ismini taşıyan köyler, Rumeli’de Edirne ve Varna’da, Anadolu’da Kayseri, İzmir Bergama’da (iki köy), Konya, Kırıkkale ve Hatay’dan Ordu’ya kadar 22 ilde bulunmakta ve bu köylerin isimlerini Reşi Aşireti’nin Hacılar Cemaati’nden almış oldukları“ ifade edilmektedir.
Yine „Bektaşlı Cemaati’nin adını alan köylere Kayseri ve Hatay’da Rastlanılmaktadır. Konya’nın Dumanlı köyü de adını, bu aşiretin Dumanlı Cemaati’nden almış olmalıdır. Aşiret veya cemaat adı alan köylerin yanı sıra mahallelere de rastlamak mümkündür. Kayseri’de aşiret adı taşıyan mahalleler arasında Rumyan adıyla bir mahalle zikredilmektedir.“
Cumhuriyet döneminden önce küçük bir köy olan Çelikan, 1954 yılına kadar“Çelikan” adıyla Malatya’ya bağlı bir bucak merkeziydi. Bugün Adıyaman iline bağlı bir ilçe merkezi olan Çelikhan, ismini Reşi aşireti’nin yukarıda belirtiğimiz Celikanlı Cemaati’nden almış olabilir. Yine aynı ilçeye bagli Köseusağı, Samsad nahiyesi’ne bağlı Köseler köyü, Kahta ilçesine bağlı Köseler, Besni Çakırhöyük Bucagi’na bağlı Kösyanli ve Köseceli köyleri, yine Besni ilçesi Tut Nahiyesi’ne bağlı Köseli Köyü de, isimlerini Reşi asiretine kolu Köseyân (Köseyânlı) cemaatinden aldıkları tahmin edilmektedir.
Kahramanmaraşın Türkoglu ilçesine bağlı Çakallıçullu ve Çakallı Hasanaga, Adiyaman merkez ilçeye bağlı Çakal, Besni Merkez Nahiyesine bağlı Çakallı Köyleri adlarını Reşilerin “Çakallı” Cemaati’nden almış olmalıdırlar.
Kırşehir, Bala, Polatlı, Haymana, Kulu, Cihanbeyli, Gölbaşı, yörelerindeki Reşi aşiretine bağlı kolları ve köyleri bir dahaki bölümde teferruatı ile ele alacağımızdan dolayı şimdilik değinmiyoruz.
Bir not:
Reşi aşiretinin izlerini taşıyan bir takım kültürel unsurlara da bu bölgede rastlanmaktadır. Yöre ve coğrafik alanlara verilen isimlerden bahs ettik. Reşilerin 17.yüzyıldan itibaren belli başlı yaylaklarından biri olan Uzunyayla’da, bir mevki adı, hâlâ yörede konup göçen Yörükler ve yerleşik halk tarafından “Reşwan Yurdu” olarak bilinmekte ve söylenmektedir. Yine Malatya’nın Arapkir yöresinde günümüze kadar düğün ve şenliklerde “Reşwan Oyunu” olarak bilinen bir oyun oynanmaktadır.
Bütün bunlar göstermektedirki; Reşi aşireti, tarihî süreç içerisinde kaybolmamıs, bir çok Kürt aşireti gibi varlını günümüze kadar sürdürebilmistir.

(*) Üçüncü bölüm: Orta Anadoluda Reşiler !






 

3.jpg

 

re__1.jpg

re__3.jpg

5.jpg

image003.jpg

ADIYAMAN İLİ HARİTASI

image008.jpg

YILLARA İNAT SAVURAN ELLER

 

YardımKüçült
 
  SİTEMİZİ BU GÜNE KADAR 23721 ziyaretçi (34138 klik) ZİYARET ETMİŞTİR.
 
 

Google
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol